24 Mayıs 1938 günü, Mersin'den Adana'ya geldi. Çok sıcak bir gündü, istasyondan itibaren durgun, fakat yüz ifadesi bir karar öncesinde gibi keskin ve onurluydu.
Atatürk adını taşıyan parka gelince otomobilini durdurttu. Heybetli heykeline son kez baktı ve yüzünü Hatay'a çevirdi. Şimşekleşen gözleri önünden geçit resmi yapan Mehmetçikleri süzüyordu. Hastalığı dolayısıyla, yüksek ateşli olmasına rağmen, saatlerce alkış tufanları arasında Mehmetçiklerin geçit resmini izledi. Bunlar, belki de daha sonra Hatay'a girecek birliklerdi!
Askerlerin intizamından memnun kalan Atatürk, Tümen Komutanı İsmail Hakkı Akoğuz'u kutladı. Otomobiline binip istasyondaki vagonuna döneceği sırada, Vali Tevfık Hadi Baysal Adanalılar'ın hasretini, kendisini daha çok görmek istediklerini belirterek, bir müddet olsun şehirde dinlenmesini rica etti. Atatürk, belirli bir noktaya dalmış gibi, kısa bir düşünmeden sonra, yanındaki Salih Bozok'a döndü:
"- Salih!" dedi. "Adana'yı gündüz gözü ile, bir kere daha görelim..."
Otomobilin yönü şehre çevrildi. Halk coşkundu, coşmuştu. Atatürk, yaşa sesleri arasında, Seyhan Nehri kenarındaki Belediye Parkı'na geldi. Bir hasır koltuğa oturdu. Seyhan Nehri'ne uzun uzun dalarak, baktı. Bu nehirden istifade yoluyla sulanacak toprağın miktarı hakkında izahat aldı. Mısır'la Çukurova'nın karşılaştırmasını yaptı. |